15 Ekim 2014 Çarşamba

Diş ağrısı bir çile...

Uzun zamandır kronik iltihaplı ve sıkışarak çıkan 20lik dişimi dün akşam itibariyle çektirdim. Uzun süredir o kadar çok korkuyordum ki...


3 yıl önce sol alt 20lik diş çekiminde öyle bir ızdırap çekmiştim ki, ağlatmıştı. Günlerce çekilen açlık, ağrılar, kocaman bir şiş. Bu yüzden bir daha diş çektirmek mi tövbe demiştim. Tabii senin ne dediğinin önemi yok, diş sağlığın yerinde değilse her ay diş doktorunda bulabilirsin kendini.

Ben biraz şanssızım diş konusunda. Dişlerim ne kadar bakarsam bakayım pek sağlıklı değil.Genetik bir durum. Sürekli sorun yaratıyorlar. Bu nedenle diş doktorlarından, kliniklerinden, lambalarından, koltuklarından, dzzztttt diye delici aletlerinden hep nefret etmişimdir. Maalesef ki tekrar tekrar benzer durumları yaşadığımdan hep onlarlayım.

İşte dün dedğim gibi çektirdim. Bu sefer korktuğum gibi olmadı. Ağrım var, şişliğim de var tabii ki ama bir öncekine kıyasla oldukça iyi durumdayım. 2 dişi de sol üstten çektirmeme rağmen şaşırtıcı şekilde iyiyim. Yine yemek yiyemiyorum gerçi. Belki de aslında kötüyümdür de o kadar kötü olacağımı düşünmüşüm ki biraz iyi olunca, kendimi iyi sanıyorumdur.

Ayrıca sizin de aklınızda olsun şunlara dikkat etmeniz gerekiyor dişleri çektirdikten sonra;

-Ağzınızda tamponu 1 saat boyunca ısırınız.
-Ameliyat sonrası ağzınızda sızıntı şeklinde kanama olabilir. Ağzınızı çalkalamak ve tükürmek gibi hareketlerden kaçınınız. Ameliyat bölgenizi emmeyiniz, kurcalamayınız.

-Ameliyattan itibaren 3 gün boyunca sıcak yiyecek ve içecek almayınız, ılık ve yumuak gıdaları tercih ediniz.
-Hekimiz tarafından reçete edilen ilaçları düzenli olarak kullanınız.
-Hekiminiz izin verene kadar asprin kullanmayınız.
-Ameliyat sonrası ağrı şişlik olması beklenebilir. Şişlik ilk 3 gün boyunca artıp 4 günden itibaren azalmaya başlayacaktır.
-Ameliyat günü boyunca aralıklı olarak buz uygulamasına devam etmeniz yüzünüzde oluşacak şişliğin azalmasını sağlayacaktır.
-Gece başınızı yüksek tutarak yatınız. Ameliyatlı bölgenin üzerine yatmamaya dikkat ediniz.
-Ameliyatı takip eden 3 gün içinde sıcak banyo yapmayınız.
-Ameliyattan sonraki gün ağız bakımınıza başlayınız, ameliyat bölgesini kanatmadan ve zedelemeden yumuşak bir fırça ile fırçalayabilirsiniz.
-Dikişleriniz alınana kadar sigara, alkollü ve gazlı içecekler kullanmayınız.
-Ameliyattan 1 hafta sonra dikişlerinizi aldırmak için kliniğinize başvurunuz.

Diş kliniğimin dişim çekildikten sonra verdikleri kağıtta yazılıydı.

Umarım ben de bu süreci sıkıntısız atlarım da, dişim de tekrardan bir sorun oluşmaz.


Hadi bakalım.

9 Ekim 2014 Perşembe

Bayram tatili de bitti!

Ankara ve Konya' ya yapılan aile ziyaretlerinden sonra dün geldik İstanbul' a.

İyi ki bayramdan sonraki 2 gün için izin almışım diyorum. Tek yapmak istediğim şey yarın işe gitmeden önce bugün tüm gün yatmak.

Karşımda koca bir valiz içindeki eşyalarla birlikte yerleştirilmeyi bekliyor, bense karşısında boylu boyunca uzanmış yatıyorum.

Şöyle bir köşeye ihtiyacım var :(





2 Ekim 2014 Perşembe

Ağaç değilsin!

Son zamanlarda en çok etkilendiğim sözlerden biri;

"Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa,
 yerini değiştir.
 Ağaç değilsin!"



Kolay mı peki değiştirebilmek? 
İstemek yeterli mi? 

Değil tabii ki. Çünkü İstanbul' a baktığımda burada yaşayanların (yaşamaya çalışanların) belki de yalnızca çalışanların çoğu gitmek istiyor. İstanbul Türkiye' de kapitalizmin kucağı. Her gün çalışıyoruz, çalışmaktan yaşayamıyoruz. Akşam eve gel yorgun argın. Yemeği dışarıdan söylesen maaş dayanmıyor üstüne üstlük sağlıksız. Bu yüzden evde yemekle uğraş. Sonra yat uyu. Sevdiğin insanla 2 saatlik beraberliğe hasret kal.

Hele de deli mesailere kalan bir çok insan var. Parayı ne için kazanıyorlar, ne zaman yemeye vakit buluyorlar çok merak ediyorum.

Beton yığınları arasında yaşamaya çabala. İnsanlara gülümsemeyi unut. Koş. Sürekli bir yerlere koş. Herkes koşuyor zaten, sen de koş. Zaten trafik allak bullak, otobüsler, metrolar tıklım tıklım. Mümkünse nefes alma.Yüzüne bakmadığın insanlarla o sıkışık alanlarda burun buruna nefes al, göt göte ver.


Hal böyleyken gel de gitmek isteme. İstiyor insan tabii. Kültürel aktivitelerin senin olsun, bana insanlığımı ver. Bana kaybettiğim zamanımı, sağlığımı, mutluluğumu ver.

Bu yüzden, ben kaybettiğim her şeyi geri almak adına gideceğim. Gideceğim diyorum çünkü bir gün sevgili eşimle bunu yapabileceğimizi biliyorum. Çünkü biz sadece istemiyoruz, çaba da gösteriyoruz. Göstereceğiz...

Hadi bakalım.

Ege' de yolu düşenlerle görüşmek üzere...



1 Ekim 2014 Çarşamba

Mis gibi çiçekler!

Bugün iş yerinde zaman öldürmeye çalışırken yeşilci bir site keşfettim. Siteyi incelerken "Havanızı temizleyen saksı bitkileri" başlığı ilgimi çekti.

(Siz de incelemek isterseniz; http://www.yesilist.com/cms.php?u=havanizi-temizleyen-saksi-bitkileri&id=604 )

"1-Şeytan sarmaşığı (Epipremnum aureum) Kediniz varsa salon sarmaşığı olarak da bilinen bu bitkiye dikkat edin; yapraklarını yemesin; ağız çevresinde iltihaplanmalara, dil ve dudaklarda yaralara ve kusmaya neden olabilir.
2. Kurdele çiçeği (Chlorophytum comosum)
3. Güve orkidesi- pembe ya da beyaz (Phalaenopsis)
4. Ağaç minesi- pembe (Lantana camara)
5. Devetabanı (Philodendron) 6. Afrika Menekşesi (Saintpaulia ionantha)
7. Yılbaşı Kaktüsü (Schlumbergera) Kaktüslerinizi bilgisayarınızın yanına koymanızda yarar var. Feng Shui’ye göre uygun olmasa da.
8. Kasımpatı (Chrysanthemum)
9. Barış çiçeği/Yelken çiçeği (Spathiphyllum)
10. Çin herdemyeşili (Aglaonema)
11. Paşa kılıcı (Sansevieria Laurentii) Özellikle yatak odaları için. Başucu komodinin üzerine koyun.
12. Benjamin (Ficus benjamina) Bu bitkiler canlı hava temizleyicileri. Hava kirleticileri/zehirleri astım, alerji, üreme ve nörolojik bozukluklar gibi birçok hastalıkla da ilişkili."

Burayı okur okumaz akşam hemen saksı bitkileri satan bir mağazaya gidip, evim için uygun olabilecekleri almak istedim.

Afrika menekşesi, yılbaşı kaktüsü, Benjamin olarak belirledikten sonra çiçeklerimi mesai saatinin bitmesini beklemeye koyuldum. Biter bitmez de koştur koştur topuklu ayakkabılarla mağazaya gittim.

Afrika menekşesini sepete koyduktan sonra, erica diye bir bitki dikkatimi çekti. o kadar güzel pembe pembe baktılar ki bana, hemen aldım :)

Örnek için de doğal ortamdaki fotoğrafını koyuyorum.

EE tabi menekşeyi, ericayı,saksıyı, toprağı alayım derken diğer çiçeklere yer kalmadı. Diğerlerini de alırsam taşımak da oldukça zorlanacağımdan maalesef şimdilik diğer çiçekleri alamadım. Ama bir daha ki sefere alacağım çiçekler arasında lilyum mutlaka olacak. O kadar güzel koku veriyor ki olduğu ortama.

Neyse bu durumda başlangıç noktamdan oldukça uzaklaşmış oldum :) 

Ericayı biraz araştırınca da bakımının kolay bir çiçek olduğunu ve kış mevsimini böyle pembe pembe çiçekli geçirdiğini öğrenmiş oldum

Şu sürekli dekorasyon sitelerinde gördüğüm fikri de denemiş oldum bu çiçeği alarak. Bir türlü işe yaramayan yemek takımlarındaki çorbalık bu çiçeğin saksısı olabilmek için bence çok güzel bir fikir.

Fotoğrafı akşam çektiğimden ışık biraz sevimsiz ama;


Eve çiçekleri doldurmak isterken, yıllar öncesi aklıma geldi.


Anneme "Bu çiçekleri eve doldurup duruyorsun.Ne işe yarıyor?" derdim. Meğerse insan yapay şehir ortamında, hele de İstanbul gibi gittikçe betonlaşan bir metropolde ise, toprağa ihtiyaç duyuyormuş. Bir bahçesi olsun, ağaçları çiçekleri olsun istiyormuş.


Annemi şimdi daha iyi anlıyorum ve gittikçe ona benziyorum sanırım.


Evde limon ağacı, kalanchoe, aloe vera bitkisi ve fesleğenden sonra bir şimdi menekşe ve erica var...


Güzel de oldular.



Umarım bir gün bu şehirden kaçar ve doğayla iç içe olabileceğimiz bir yerde gönül rahatlığıyla yaşarız...

Artık insan doğaya özlem duyuyor, geldiği yere...



25 Eylül 2014 Perşembe

Yenisin galiba!

Deneme bir ki üç...


Uzun süredir arada bir aklıma gelip de, "amaan saçmalama kim okur ki ?" diye düşünerek açmıyordum bir blog. Konuyu kendi içimde  böyle böyle kapattığım günlerin ardından bir gün "eee kendi kendine eğlenmek için açsana, hem biraz vakit geçirirsin!" diye düşünürken buldum kendimi...

Ve ertesi gün yeni bir sayfama merhaba!

Güzel günler bizi beklesin o zaman.